Etkin Liderlik Becerileri

 

Etkin Liderlik Becerileri

İster bir eğitim kurumu ya da işletme yöneticisi olsun isterse de bir şehri ya da ülkeyi yöneten bir yönetici olsun, yöneticilik ve liderlik sorumluluğu üstlenmiş kişilerde var olması gereken bazı özellikler aşağıdaki gibi sıralanabilir. 

Vizyon Sahibi Olmak

Liderin ilk adımı, beraber çalıştığı insanlara bir istikamet, bir vizyon bir hedef tayin etmek olmalıdır. Bu onu vizyoner lider yapacaktır. Vizyon; yürünecek yol hakkında açık ve seçik bir görüşe sahip olmak anlamına gelir. Vizyon bir ihtiyaçtır. Vizyon, bir örgütün geleceğe yönelik resmidir. Bazen vizyon amaçla karıştırılmaktadır. Vizyon arzulanan geleceğin resmidir. Amaç soyuttur. Vizyon ise somuttur (Senge, 1996). Her vizyon çok veciz bir söz ile dile getirilmeli ve bir strateji ile desteklenmelidir.

Vizyoner lider, vizyon sahibi liderdir. Vizyoner liderin üç temel rolü vardır. Bu roller; hedefe giden yolu görmek, bu yolda ısrarla yürümek ve yoldaki engelleri bertaraf etmektir. Vizyoner lider, hedefe yürünecek en uygun yolu görebilmeli, muhtemel zorluk ve sıkıntılara rağmen bu yolda yürüyebilmeli ve arkasından gelenlere bir yol açmalı, gerekli taktik ve stratejileri belirlemelidir. Elbette ki geleceğe yönelik bir düşü, bir projesi ya da bir hayali olmayan bir liderin yolu görmesi mümkün olmayacaktır. Hatta mevcut gidişattan, mevcut statükodan memnun olan insanların gelecekteki değişim kıvılcımlarını görmeleri mümkün değildir. Vizyoner liderlik, her şeyden önce daha iyi bir gelecek adına zihinsel, duygusal ve entelektüel bir sancı ile sezgisel bir gücü gerektirir (Senge, 1996).

Astlara Güvenmek ve Yetki Vermek

Astlara güven, çalışanların işi sahiplenmelerinin kaçınılmaz şartıdır. Günümüzde astlara güven duyma ve onlara daha çok yetki verme eğilimi artmaktadır. Bir iş yerinde ilişkiler karşılıklı saygı ve güven üzerine kurulmalı, çalışanlar gerektiğinde inisiyatif kullanma hususunda teşvik edilmelidirler. Bir kurumda ilişkiler güven esasına göre değil de korku temelinde şekillendirilmişse, bu kurumda insanlar bir araya çözüm üretmek için değil sorun üretmek için gelirler. Bir kurumda işlerin nasıl yürütüldüğünü anlamak için, yapılması gereken ilk şey, kurumdaki ilişkilerin korku üzerine mi yoksa güven duygusu üzerine mi kurulu olduğuna bakmak olmalıdır.

Etkin bir lider astlarına güvenir ve onları karar alma, inisiyatif kullanma ve risk alma hususunda teşvik eder. Başarısızlık halinde ise onları değil kendini sorumlu tutar. ABD’ de yöneticiler üzerinde yapılan bir araştırmada yöneticilerin, yaptıkları işlerin sadece %3’ünün gerçekten kendi yapmaları gereken işler olduğu, yaptıkları diğer işlerin aslında yardımcıları ve sekreterleri tarafından yapılması gereken işler olduğunu ortaya koymuştur. O halde esas olan herkesin katılımını sağlamak, sorumluluk vermek ve güvenmektir.

Geleceğin örgütleri, daha esnek, bilgi ve bilgi teknolojilerine dayalı, katı hiyerarşik ilişkilerin ortadan kalktığı, esnek yapılanmış, ancak bir o kadar da bağımsız ve hızlı hareket edebilen, yenilikçi, öğrenen ve geleceği bugünden görebilme yeteneğine sahip örgütler olacaktır.

Geleceğin örgütlerinde, yönetim kademelerinin sayısı 20 yıl öncesi örgütlerin yarısına, yönetici sayısı ise üçte birine düşecektir (Drucker, 1988). İşler, çalışma gruplarında bir araya gelen uzmanlarca yapılacaktır. İşletme yapılarında bilginin ve bilgi teknolojilerinin kullanılmasıyla, geleceğin örgütlerinde yönetim kademesi ihtiyacı azalacak ve yönetim, pramidal olarak değil, eşgüdüm halinde çalışan oval yapılar şeklinde yapılanacaktır. Böyle bir yapı işbölümünü, sorumlulukların yetkililer arasında paylaşılmasını ve astların yetkilendirilmesini zorunlu kılacaktır. 

Soğukkanlı Olmak

Kriz ya da önemli sorunların ortaya çıktığı durumlarda liderlik ve yöneticilik fonksiyonlarını etkin bir şekilde yerine getirebilmek bir lider ya da yönetici için çok önemli bir özelliktir. Ancak çoğu durumlarda bu yeterince başarılamaz. İnsanların çoğu kriz dönemlerinde soğukkanlılığını koruyamazlar. Kriz zamanları liderliğin denenmesi için en etkili testtir. Etkin liderler kriz zamanlarında ya da baskı altında dahi sakin olmayı ve mantıklı davranmayı başarabilmelidirler.

Sultan Alpaslan, yirmi yedi bin askeriyle Malazgirt ovasında ilerlerken keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip, telaşla, “Üç yüz bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor efendim!” dediğinde o hiç telaşlanmadan sadece şu cevabı verir. “Biz de onlara yaklaşıyoruz”. Çabuk öfkelenen, özgüveni yetersiz, tecrübe birikimi az olan liderler kriz zamanlarında soğukkanlılığını koruyamaz ve daha sık hata yapmaya eğilimli olurlar. Kriz yaşamış ve bu krizi başarıyla yönetmiş liderler, ortaya çıkması muhtemel diğer krizler için de çok önemli bir birikime ve tecrübeye sahip liderler haline gelirler.

Örgüt Kültürü Oluşturmak

Bir organizasyona katılan herkes tarafından paylaşılacak değerler, inançlar ve alışkanlıkları içeren bir örgüt kültürü oluşturmak, bir liderin sahip olması gereken en önemli yetenek ve becerilerden biridir. Liderler kendi örgütlerini diğerlerinden farklı ve özgün kılan bir örgüt kültürü oluşturdukları ölçüde etkin ve vizyon sahibi bir lider olacaklardır.

Bilginin, bilgi edinmenin, araştırmacı bir yaklaşımın, inisiyatif kullanmanın, risk almanın ve üretkenliğin teşvik edildiği bir kurum kültürü oluşturmayı başarabilen bir lider ya da yönetici başında bulunduğu organizasyonun sürekli gelişmesi, yeniliklere açık olması ve diğer organizasyonlarla rekabet edebilmesi hususunda çok ciddi bir mesafe almış demektir. Böyle bir kurum kültürü, mevcut çalışanları olumlu etkilediği gibi kuruma yeni katılanları da kısa sürede bu kültüre uyumlu hale getirecektir.

Örgütsel kültürün gücü konusunda Amerika Öğretmenler Federasyonu Başkanı Albert Shanker şu tespitte bulunur. “Her yıl emeklilik, ölüm, ayrılma vs sebeplerle Newyork kenti okul sistemine on bin yeni öğretmen girmektedir. Bu yeni öğretmenler ülkenin her yanından gelir; farklı dinler, ırklar, politik görüşler ve eğitsel örgütleri temsil ederler. Fakat şaşırtıcıdır ki, üç haftalık sınıf deneyiminin ardından onları yerlerini aldıkları meslektaşlarından ayıramazsınız”(Aksu, 2002).

Gerektiğinde Risk Alabilmek

Gerektiğinde risk alamayan insan hayatı boyu sıradan bir insan olarak yaşamaya mahkûm insan demektir. Nasıl ki, bir kaplumbağa risk alıp kafasını ve ayaklarını kabuğunun dışına çıkarmadıkça yürüyemezse, insanlarda hayatta bazı riskler almaksızın ilerleyemezler.  “Hayattaki en büyük tehlike hiç risk almamaktır. Hiç risk almayan kişi, hiçbir şey yapamaz, hiçbir şey elde edemez. Belki, acı çekmekten kaçınabilir, ancak asla gelişemez, değişemez, duyumsayamaz, sevemez, sevilemez ve yaşayamaz. Kendi zincirlerine bağlı bir köle gibi özgürlüğünü yitirmiştir” (Cüceloğlu, 1996).

Risk almanın sonunda başaramamaktan korkmamalıdır. Zira başaramamış olmak, yenilmiş olmak anlamına gelmez. Yenilgi ancak başarısızlığı kabul etmekle ve yeniden denemekten vazgeçmekle gerçekleşir. Bu yüzden etkin yönetici ve liderler gerektiğinde risk almasını bilmelidirler. Ancak risk almadan önce gerekli ön araştırma ve değerlendirmeler yapılmalı, alınan riskin boyutları iyi belirlenmeli, organizasyonu topyekûn yok oluşa götürecek risklerden kaçınılmalıdır.

Alanında Uzman Olmak

Bir organizasyonun içerisindeki insanlar, eğer önlerinde giden insanın alanına hâkim ve ne yaptığını bilen biri olduğuna inanırlarsa, onu daha büyük bir hevesle takip ederler. Dolayısıyla bir lider, liderlik yaptığı alan da uzman olmalıdır. İlgili olduğu alanlarda uzman olma bir lidere karizma sağlayan en önemli unsurdur. Liderlik ettiği alanda uzman olan bir lider, bu özelliği sayesinde yasal güç, ödül gücü ve ceza verme gücü gibi bürokratik güçleri kullanmak zorunda kalmadan liderlik ettiği insanları kolaylıkla sevk ve idare edebilir. Bu anlamda liderlik, insanları emir vermeden yönetme sanatının adıdır.  Belki de lideri bir yönetici ya da bir komutandan ayıran en önemli özelliklerden biri de budur. Bu anlamda lider olabilmeyi başarabilmiş insanlar uzmanlık ve karizmatik güçleri sayesinde emir vermeksizin insanları sevk ve idare edebilir, onlara iş yaptırabilir ve organizasyonu hedeflerine doğru taşıyabilirler. 

Lider, küme üyelerinin kendine yaptığı olumlu etkiden daha fazlasını onlara yapabilen kimsedir. Bu ise ancak alanında uzman olmakla mümkün olabilir. Örneğin eğitim alanında çalışan bir lider yönetici, eğitim alanındaki gelişmeleri ve sorunları, gerek kendi çalışanlarıyla, gerekse uzman kişilerle tartışabilecek ve yeni düşünceler üretebilecek derecede, bölgesel, ulusal ve küresel boyutlarıyla takip etmeli, gelişmeleri izlemeli ve ayrıca bu konularda entelektüel birikime sahip olmalıdır. Bu, gelecekle ilgili planlar için de önemlidir. Zira geleceği görmenin en iyi yolu, şu anda olup bitenler hakkında açık bir fikre sahip olmaktan geçer.

 Eleştiriye Açık Olmak

 İşletme Profesörü Warren Bennis’e göre; akıllı bir yönetici, yanında sürekli olarak, statükodan şikâyet eden, genç ve canlı bir eleman bulundurmalıdır. Çünkü bu şikâyetler, kişileri değişime zorlar ve işletmeye dinamizm kazandırır. Hatta fikirleri tehlikeli olsa bile… Zaten “Tehlikesi olmayan fikirler gerçek fikir sayılmazlar (Oscar Wilde)”. Ayrıca, lider eleştirilere açık olmalı, gelen eleştirileri sağduyu ile dinlemeli ve dikkate almalıdır. Zira yapıcı ve samimi niyetlerle yapılan eleştiri, bir kişi ya da kurum için, yeni dikilen bir bitkiye verilen can suyu gibidir. Eleştirinin olmadığı yerde can suyu çekilmeye başlamış demektir. Bu anlamda, Hz. Ebubekir’in halife seçildikten sonraki hutbesi bu konuyla ilgili ciddi mesajlar içermektedir.

"Ey İnsanlar! En iyiniz olmadığım halde sizi yönetme sorumluluğu bana verildi. Eğer iyi idare edersem bana yardım ediniz. Yanlış hareket edersem beni  doğrultunuz. Doğruluk emanet, yalancılık hıyanettir. Sizin en zayıfınız (haklı ise),  hakkını alıp kendisine verinceye kadar benim nazarımda en güçlünüzdür. Sizin en güçlünüz de (haksız ise) kendisinden hak sahibinin hakkını alıncaya kadar benim nezdimde en zayıfınızdır. Ben Allah ve Resulüne itaat ettiğim müddetçe bana itaat ediniz. Şayet Allah ve Resulüne isyan edersem bana itaat  etmekle mükellef değilsiniz (Doğrul, 1978).

Etkin Dinleme Yapabilmek

Bir liderin liderlik özelliği konuşmasından çok dinlemesinden anlaşılır. İyi liderler empatik dinleme yapabilen kişilerdir. Empatik dinleme, başka bir işle uğraşmaksızın muhatabını gerçekten anlamaya çalışarak yapılan dinlemedir. İyi bir lider ya da yönetici öncelikle muhatabını gerçekten anlamaya çalışarak dinlemeli, onun vermeye çalıştığı mesajı tam olarak anlamalı, empati yapmalı ve sonra konuşmalıdır. Mümkün mertebe görüşme, liderin konuşmadan çok dinleme yapmasıyla geçmelidir.

Lider ya da yöneticiler unutmamalılar ki, görüşme amaçlı yanlarına gelen kişi ya da kişiler yöneticiyi dinlemek için değil, kendisinin dinlenilmesi için gelmektedirler. Sorununun etkin bir şekilde dinlenildiğini ve kendisinin anlaşılmaya çalışıldığını gören kişi, sorun çözülmese bile büyük oranda tatmin olmuş olarak görüşmeden ayrılacaktır. Kaldı ki bir sorunu çözmek için iyice dinleyip anlamak gerekir. Hiçbir sorun muhatap dinlenilmeksizin anlaşılamaz.    

Lider ya da yönetici organizasyon içerisinde beraber çalıştığı kişilerin öneri ve eleştirilerine açık olmalı, onları etkin bir şekilde dinlemeli, onları öneri ve proje sunma konusunda teşvik etmeli, ileri sürülen güzel bir öneriye “bunu daha önce ben de düşünmüştüm” diyerek sahip çıkmaktan kaçınmalıdır. Hatta kendi fikir ve düşüncelerini yanında beraber çalıştığı insanlara mal etmekten kaçınmamalıdır. Bu tavır, bir yandan lider ya da yöneticinin çalışanlar katındaki saygınlığını arttıracak, bir yandan da onları yeni fikir ve projeler üretme konusunda teşvik edecektir. 

Ekip Çalışmasına Yatkın Olmak

Günümüzde artık, gücünü bürokrasiden alan eski otoriter liderlik anlayışları yerini, daha esnek ilişkilerin var olduğu, ekip çalışmalarının esas alındığı demokratik liderlik anlayışlarına terk etmektedir. Bu nedenle, lider, ekip çalışması yapmaya yatkın, üslubu güzel, her şeyi ben bilirim mantığından uzak, biz bilincine sahip bir kişilikte olmalıdır.

Bilgi ve Entelektüel Sermayeyi Yönetebilmek

Günümüzde liderlerden beklenen önemli rollerden biri de bilgiyi ve entelektüel sermayeyi yönetme becerisine sahip olmaktır. Başında bulunduğu organizasyonun geleceğe taşınmasında ve etkin bir şekilde fonksiyonlarını yerine getirmesinde gerekli olan bilginin elde edilmesi, gerekli bilgi kaynaklarının açık tutulması, bu bilginin çalışan herkesin kullanımına sunulması ve insan kaynaklarının geliştirilmesi etkin liderliğin en önemli unsurlarından biridir. 

Örnek vermek gerekirse, bir okul yöneticisi her öğretmeni bir entelektüel kaynak olarak görmeli ve bir taraftan bu kaynaktan etkin bir şekilde istifade ederken diğer taraftan onun daha da gelişimi için ortam ve vasıtalar hazırlamalıdır. Bilginin ve entelektüel sermayenin yönetiminde öğrenen lider rolü ön plana çıkmaktadır. Bir liderin bizzat kendisinin entelektüel bir lider olması beklenmeyebilir, ancak organizasyonun bilgi ve entelektüel kaynaklarını etkin bir şekilde yönetebilecek Formasyona sahip olması zorunludur.

Bu konuda öğrenen lider rolü, önemli bir yere sahiptir. Bir lider ya da yönetici, bilgisi, bilgeliği, vizyonu, tecrübesi ve özgün yaklaşımlarıyla yanında çalışan insanları bir şekilde kuşatamıyorsa, onların kendisine kattığından daha fazlasını onlara katamıyorsa sorunların doğmaya başlaması kaçınılmazdır. Bu durumlarda, organizasyonun iç dinamikleriyle gelişmesi ve ilerlemesi neredeyse imkânsız hale gelir. Zira böyle bir durumda yönetici, organizasyonu ileri taşıyan değil, ileriye gitmesini engelleyen bir pozisyona sürüklenecektir. İç mekanizmaların işletilmesiyle ya da bir dış müdahale ile bu sorunun aşılmaması durumunda organizasyon önce diğer organizasyonlarla rekabet imkanlarını kaybedecek, daha sonra ise sırasıyla duraklama, gerileme, çözülme ve kaos aşamalarını yaşayarak varlığına son vermek zorunda kalacaktır.