Bizim coğrafyamız, iktidarları süre ve hukukla sınırlandırmanın bir yolunu bulamadığı için çok ağır bedeller ödemiş bir coğrafyadır.
Yüzlerce yıldır, denge denetleme sistemlerine sahip, eşitlikçi ve çoğulcu bir politik sistem kurmayı başaramamış olmak hem ülkemizin hem de coğrafyamızın en yakıcı sorunudur.
Sırf bu yüzden tarih boyunca çıkan iktidar kavgalarında devasa trajediler yaşanmış, milyonlarca insanımız can vermiştir. Üstelik dünyanın birçok yerinde çoktan aşılmış olan bu sorun, bizde aradan geçen yüzlerce yıla rağmen bütün yakıcı ve yıkıcılığıyla devam etmektedir.
Türkiye, 1870’lerde parlamentoyla tanışmış, 1920’lerde cumhuriyete geçmiş ve 1950’den beri de demokrasiyi kabul ederek iktidarları seçimle değiştirmeyi başarabilmiş bir ülkedir. Bu özelliği, ülkemizi coğrafyasından farklılaştırmış ve adeta bir üst lige taşımıştır.
Bununla birlikte, eğer bir şekilde toplumsal farkındalığı harekete geçiremezsek, 150 yıldır ağır bedeller ödeyerek elde ettiğimiz bu kazanımlarımızı kaybetme ve tipik bir Ortadoğu ya da Orta Asya ülkesine dönüşme riskiyle karşı karşıyayız.
Çünkü ne süre ile ne de hukukla sınırlamayı başaramadığımız için kontrolden çıkmış olan mevcut iktidar, açık ve gizli ortaklarıyla birlikte, ülkemizi tekrar başladığı noktaya döndürmeye ve 150 yıllık kazanımlarımızı yok etmeye kararlı görünüyor maalesef.
Bunu başarmak için de bir taraftan tekelinde tuttuğu devlet ve medya gücünü sonuna kadar kullanırken, diğer taraftan da bu amacını gizlemek için dini ve milli duygularımızı insafsızca istismar ediyor.
Bu yüzden, siyasi görüşü ne olursa olsun bütün insanlarımızın sorumluluk alması ve milli iradeye sahip çıkması gereken bir süreçten geçiyoruz. Bu, ülkemiz için bir hayat memat meselesidir ve seçimleri kimin kazanacağından çok daha öte bir anlama sahiptir.
Ülke olarak eğer hukuka dayalı iyi bir yönetim sisteminiz yoksa iyi bir ekonominiz de olmaz. Aynı şey dış politika, eğitim, yargı, tarım, sanayi vd. alanlar için de geçerlidir. Her şey, nasıl bir yönetim sistemine sahip olduğunuza bağlıdır. Çünkü yönetim sistemi, tüm diğer sistemlerin üst sistemi ve karar merciidir.
Hukuk ve adaletin olmadığı bir düzlemde ekonomik sorunlarınızı çözemezsiniz mesela. Çünkü hukuk ve adalet olmadan güven olmaz, güven olmadan yatırım olmaz, yatırım olmadan üretim olmaz, üretim olmadan aş, iş ve refah olmaz. Bunların yerine işsizlik, yoksulluk, enflasyon ve hayat pahalılığı olur; kriz, kaos ve sefalet olur; şimdiki gibi insanlarımızın pazar atıklarından meyve sebze topladığı, sabahın erken saatlerinde ucuz ekmek kuyruğuna girdiği ve yoksul insanlarımızın çaresizlikten intihar ettiği bir ülke olur.
İşte, geçtiğimiz aylarda altı siyasi parti tarafından açıklanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisi tüm bu açılardan önemli, anlamlı ve tarihi bir adımdır.
Belki de tarihimizde ilk kez, farklı görüşlere sahip 6 siyasi parti bir araya gelerek daha şimdiden tarihimizdeki en demokratik model olmaya aday bir yönetim sistemi üzerinde anlaştılar ve tüm maddelerini oy birliğiyle kabul ederek öneriyi kamuoyuna deklare ettiler.
Bu girişim, bir ittifak ya da koalisyon girişimi değildir. Bu girişim, toplumda en az %50 temsile sahip 6 siyasi partinin ülkemizin nasıl yönetilmesi gerektiğine dair bir model önerisidir.
Ayrıca, bu girişim, sadece ülkemiz açısından değil coğrafyamız açısından da bir milat niteliğindedir. Çünkü bu girişimle birlikte tarihimizde belki de ilk kez, toplumları despotizmden ve dolayısıyla sefaletten koruyan denge denetleme sistemleri bu kadar açık ve net şekilde bir politik sistem önerisinde karşılık bulmuştur.
Bu öneri, bazılarının iddia ettiği gibi geçmişe dönmeyi değil, tam tersine, ülkemizi artık tam demokrasiye geçirerek hem geçmişin ve hem de bugünün sorunlarını aşmayı amaçlayan yepyeni bir öneridir. Nitelim dünyada benzer bir sisteme sahip olupta sorunlarını aşamamış tek bir ülke örneği yoktur.
Bu vesileyle, bir Deva Partisi yöneticisi olarak ülkemizin en yakıcı sorununu aşma girişimi olarak gördüğüm bu tarihi adımı atan bütün partilerimizi tebrik ediyor ve modelin milletimiz nezdinde karşılık bularak uygulama şansı yakalamasını diliyorum.
Selam ve muhabbetle…
Bu makalenin orijinali 3S Haber Sitesinde yayınlanmıştır. Orijinaline buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Tüm Hakları Prof.Dr.İbrahim GEZER | Kişisel WEB Sitesi sitesine aittir. Lütfen kaynak göstermeden kullanmayınız. Bu içerik 19.09.2022 22:37:00 tarihinden itibaren 603 defa okunmuştur.