BİLSAM Üyesi Olmak

BİLSAM Üyesi Olmak…

BİLSAM (Bilgi Yolu Eğitim, Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi) 2005 yılında kuruldu. 200’ün üzerinde üyesi olan ve 2010 yılı başı itibariyle merkezini ilimizin önemli kültür varlıklarından biri olan İstanbulluoğlu Konağına taşıyan BİLSAM, hala aynı merkezde faaliyetlerini sürdürmektedir. 

BİLSAM’ın temel amacı; bilgi çağında, bilgiden hareketle Anadolu kültürünün yerel değerlerini, İslam kültürünün manevi değerlerini ve insanlık kültürünün evrensel değerlerini beraberce önemseyen bir yaklaşımla, eğitim, kültür ve sosyal alanlarda etkinlikler düzenlemek, projeler gerçekleştirmek ve bu yolla başta ilimiz olmak üzere ülkemizin entelektüel, sosyal ve kültürel açıdan gelişimine katkı sağlamaktır. Kısaca ifade etmek gerekirse amacımız “yolda olma” iradesini sürdürmek ve “gök kubbede hoş bir seda bırakma” çabası içinde olmaktır.

BİLSAM üyelerini bir araya getiren şey? Ne aynı coğrafyada yaşıyor olmak, ne aynı havayı solumak, ne aynı şehrin caddelerini, sokaklarını arşınlıyor olmak ne de aynı düşünceleri paylaşıyor olmaktır. Hayır, bunların hiçbiri değildir.  

BİLSAM üyesi olmak ya da bu ocağa mensup olmak, ortak bir misyonu paylaşmak, ortak bir vizyona sahip olmak, ortak bir medeniyet ülküsü taşımaktır.

BİLSAM üyesi olmak, aynı mektepte yetişmek, aynı ocakta pişmek, aynı tefekkür dünyasında olgunlaşmaktır. Ve dost olmaktır ülkesine, insanına, değerlerine, inançlarına, tarihine, coğrafyasına, taşına toprağına…

Bu ocağa mensup olmak, fikir ile aksiyonu, söz ile eylemi, teori ile pratiği, iman ile ameli bir bünyede birleştirebilmek, hiçbir zaman fildişi kulelere ya da sırça köşklere çekilmeden sürekli halkın arasında olabilmektir.

Bu ocağa mensup olmak; daha iyi bir insan, daha erdemli bir toplum, daha özgür bir ülke ve daha anlamlı bir dünya için yola çıkmak ve her dem ve her şartta yolda olma iradesini sürdürebilmektir. 

Bu ocağa mensup olmak; bir sivil direniş, bir erdemli duruş, bir tavır alış, bir ahlaki isyandır…

Bu ocağa mensup olmak, komşusu açken tok yatmamak; yetimin başını okşamak; yoksulu doyurmak; miskini giydirmektir. Devletin işini yaparken devletin mumunu, kendi işini yaparken ise kendi mumunu yakmaktır. Sahip olmak ile olmak arasındaki farkı, fark edebilmektir. Kendisi için istediğini başkası için de istemek, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına da yapmamaktır.

Bu mektepte yetişmiş olmak; karanlık güçlerle işbirliği yapmamak, şer güçlerin taşeronu olmamak, ifrata ve tefrite savrulmamaktır. Kim olursa olsun mazlumun yanında, kimden gelirse gelsin zulmün karşısında olmaktır.

Bu mektepte yetişmiş olmak; bir üstadın ifadesiyle Konfiçyus ile Buda’nın, Zerdüşt ile Sokratın, İbrahim ile Musa’nın, İsa ile Muhammed’in, Mevlana ile Dante’nin, Gazali ile Hume’un ortak vicdanını yakalayabilmektir.

Bu ocağa mensup olmak; İkbal’in deyişiyle, doğuda kâinatın sırrı olan aşkın diliyle, batıda hayatın mahareti olan aklın dilini buluşturabilmektir. Doğudan yükselen aşk, adalet, iman ve merhametin sesiyle, batıdan yükselen akıl, özgürlük ve demokrasi seslerini aynı kulakla duyabilmektir.

Bu mektepte yetişmiş olmak; her şarta var kalmaya devam etmek, en olumsuz şartlarda bile yeni birliktelikler oluşturmak, yeni varoluş şekilleri bulmak, yeni mektepler açmak, yeni şehirler kurmak ve yeni meşaleler yakmaktır…

Bu ülküye sahip olmak; her şartta bağımsız olmayı başarabilmek, iradesini başkalarının cebine koymamaktır. Kısacası birey olarak “Bir ağaç gibi tek ve hür”, toplum olarak ise “Bir orman gibi kardeşçe” olmayı başarabilmektir.

Bu tefekkür dünyasına sahip olmak; farklılıklara ve farklı düşüncelere karşı saygılı ve hoşgörülü olmaktır. İnsana insan olarak bakmak ve sırf insan olduğu için değer verebilmektir. Mevlana gibi “Ne olursan ol yine de gel”, Yunus Emre gibi “Yaratılanı severiz yaratandan ötürü” ve Hacı Bektaşi Veli gibi “Dini, dili, ırkı ne olursa olsun, iyiler iyidir” diyebilmektir.

Bu ocağa mensup olmak; birey, grup ve toplumsal haklara bakışta özgürlükçü bir yaklaşımı esas almaktır. Dahası, halk içi çelişkilerde taraf olmamak ve toplumu bir bütün olarak sahiplenmektir.

Bu ocağa mensup olmak, yaşanabilir bir çevre oluşturmak, dünyayı imar etmek, iyilik,  güzellik ve hayrın yayılması için çaba sarf etmektir. Dahası bu ülküyü dava edinmektir. Hatta daha iyi bir dünya için çalışmayan insanı, insan; bir davası olmayan adamı adam kabul etmemektir. Ve bu davanın, özünde İlayı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem davasıyla aynı dava olduğunu bilmektir.  

İnsan, bilgi, farkındalık…” sloganıyla yola çıkan BİLSAM’ın temel amacı; 200’den fazla üyesinden aldığı güç ve gerçekleştirdiği projelerle uzun vadede gelişerek bir okula, bir ekole, bir mektebe dönüşmek ve ürettiği değer ve sağladığı toplumsal katkıyla, daha anlamlı bir dünya kurulması, iyilik, güzellik ve hayrın yayılması konularında misyon üstlenen bir sivil toplum kuruluşu olmaktır.

İnsanoğlunun kadim adalet, özgürlük, eşitlik, ahlak ve onur arayışına mütevazı bir katkı yapabilir ve gök kubbede hoş bir sada bırakabilirsek ne mutlu bize…